Merhaba, önce bizler kimiz bunu anlatmak istiyorum. Herhangi bir nedenle “özel” çocuklara sahip aileleriz. Sizlere göre de “engelli” çocuklara sahip aileleriz. Böyle bir durumla karşılaşmak ve yaşamak tahmin edemeyeceğiniz kadar üzücü ve zor. Ne yavrularımız, ne de bizler bunu tercih etmedik, ama bu gerçeği yaşıyoruz. Siz sağlıklı çocuklara sahip anne-babalardan ve eğitimcilerden, kendinizi bizim yerimize koymanızı istiyorum. Sizler için çok normal olan durumları bizler ne sıkıntılarla yaşadık. Çocuğunuzun altı yaşında tuvalet eğitimi alabildiğini, dört yaşında bardaktan su içmeyi başarabildiğini, yedi yaşında henüz konuşamadığını, yıllarca sizi hiçe sayarak sizinle hiçbir iletişime giremediğini, sizi duyamadığını, sizi göremediğini ve bunlar gibi bir yığın problemle savaşarak yaşadığını ve bizlerin yavrularımızın ufacık bir başarısı için nasıl emek verdiğimizi bir düşünün. Mutlaka sizler de emek veriyorsunuz ama siz çocuğunuz için akademik başarıyı hedeflediğiniz yıllarda, bizler çocuklarımızın öz bakım becerileriyle uğraşıyor oluyoruz. Onlar bizim yavrularımız ve her ne yapıyorsak seve seve yapıyoruz ve yapacağız da. Ancak onların aynı zamanda bu toplumun da birer üyesi olduğu unutuluyor. Yavrularımızı topluma katmak için atılım yaptığımızda sıkıntılar başlıyor. Ve bu sıkıntılar onların özel durumunun bize verdiği acıdan çok daha fazla yüreğimizi acıtıyor.
Eğer bir parça şanslıysanız ve yavrunuzdaki problemlerden birçoğu ile baş edebilmişseniz, çocuğunuz için eğitime başlama zamanının geldiği müjdesini alıyorsunuz ve ilk anda bunun bir azap olduğunu bilmeden seviniyorsunuz. Entegre eğitime başlıyoruz ve işte sıkıntılarımız da burada başlıyor. Özel bir çocuğa sahip olup da daha ilk günden sorun yaşamayan mutlu bir aile tanımıyorum. Paranın her kapıyı açtığı canım ülkemde, bu konuda paranız da işe yaramıyor.
Önce işin uzmanı eğitimcilerin engeline takılıyoruz. Oysa bizler psikiyatrımız, psikoloğumuz ve özel eğitimcimiz “bu çocuk entegre eğitime hazırdır” dedikten sonra bu kapıları çalıyoruz. Bir tanının diğer insanları bu denli korkutması hayret verici geliyor bana. Kimi eğitimciler çocuğu görmeden reddederken, kimi üç günde, kimi bir ayda vazgeçiyor. Aslında bunun nedenin kendi korkuları olduğunu biliyorum. Yetersiz olmanın bilinci var, ama öğrenme çabası yok, sevgi yok. Koyun sürüsünü güdercesine bir eğitim ve bizlerin gelişi ile bu düzenin bozulması. Eğitimciler, Sakın “biz bu dalda eğitim almadık, bu özel bir durumdur, farklı bir daldır” demeyin. Ben de bu dalda eğitim almadım ama iddia ediyorum ki otuz kişilik bir sınıfta üç tane engelli öğrencinin olması koşuluyla çalışabilirim. Çünkü onlara sizin gözünüzle bakmıyorum, ben onları gönlümle görüyorum. Sizler de kapınıza geldiğimizde önce gönül verip, sonra sevip ve bir parça da konu ile ilgilenirseniz zor olmadığını göreceksiniz. Yalnızca severek başlasanız bile, bizim özelliğimiz sizi özel bir insan yapacaktır inanın. Onların harika özellikleri var ve bulaşıcı. Sizi sarıp esir alıyor ve hayal edemeyeceğiniz şeyler sizi gülümsetiyor. Çünkü her çocuk gibi doğallar, ancak onlardan daha saflar ve yapamadıkları her şey adına sevgiyi mıknatıs gibi çekiyorlar.
Eğitimcilerle çeşitli sıkıntıları yaşayıp işi kör topal götürmeye çalışırken, değerli ve özenli anne babalarımızı bir telaş alıyor ki sormayın. Onun çocuğu bir Down’lı ile, otistikle ya da işitme engelli ile aynı sınıfta bulunamaz. Duygusal olarak yavrularının olumsuz etkileneceği düşünülür, kulis yapılır ve bizler okuldan atılırız. Biz hüngür hüngür ağlarken onlar yavrularını ağır hasardan kurtarmış anne-babalar olarak huzur içinde uyurlar. Hekim, psikolog ve eğitimci onayı ile geliyoruz demiştim. Bir can için kim başka canları riske sokar? Ya da bizler o acıyı her an yaşarken, sizlerin yavrularına zarar gelsin ister miyiz? Neden dışlanıyoruz? Korkuyor musunuz? Lütfen empati kurun, “ben çocuklarımı büyüttüm, tehlike geçti” demeyin. Bizler kısa bir süre önce sizlerdendik ve unutmayın sizler de bizlerden olabilirsiniz. Kaçınız bir engelli çocuğa sıcacık sarıldınız ve sarılabildiniz. Onlara dokunmak sizi ürkütür değil mi? Sanki bulaşıverecek gibi. Dedim ya sevgileri bulaşıcı sadece… Onları gerçek anlamda sevmenin bizlere neler kazandıracağını anlatmayı başarabildim mi bilemiyorum? Benim özel yavrum otistik. Zeytin karası gözleri var. O güzel gözleri ile bakamaz gözünüze ama gönül gözüyle bilir kendine sevgi sunanı ve alır. Sizler, bizleri seversiniz kabulünüz daha kolay olacaktır. Eğer sizler, sıkıntılarımızı duyar ve duyurursanız, o zaman bizler “mutlu azınlık” olabiliriz. Hoşgörü sizleri de kendi çocuklarınızın dünyasına ulaşmanıza yardımcı olacaktır. Çocuğunuzu seviyorsunuz ama kafanızdaki çocuğu seviyorsunuz, oysa sizin çocuğunuz da her çocuk gibi farklı ve eşsiz. Çocukların biricikliklerinin kabulüyle sevilmeye gereksinimleri var. Çocuklarımıza hep birlikte yeniden ulaşmak zorundayız. Bunun için farklılıklarının kabulüyle, el ele olmak zorundayız. Aslında bizler sizlerden korkuyoruz. Kendilerine yetemeyen ve ifade edemeyen yavrularımız adına.